Algoritmayla Aşk, Yapay Zekâ Destekli İlişki Eşleştirme Gerçekten Mümkün mü?
Bir ekranın öbür ucunda seni "sana en uygun insanla" buluşturduğunu iddia eden bir algoritma. Parmaklarınla sağa kaydırdığın bir yüz, ama belki de hayatını tamamen değiştirecek biri. Peki bu gerçekten tesadüf mü, yoksa önceden kurgulanmış bir eşleşmenin final sahnesi mi? Yapay zekâ destekli ilişki eşleştirme sistemleri her yıl milyarlarca insanın kalbine dokunuyor. Ama işin aslı, bildiklerimizden çok daha derinlerde gizli. Ve kimse bu konuda dürüst olmuyor.
Ruh Eşi Kodla Yazılabilir mi?
Yıllardır "ruh eşi" kavramı romantik masalların konusu gibi anlatılır. Ama yapay zekâ bu konuda daha iddialı. Eğer yeterince veri alırsa, ruh eşini matematiksel olarak hesaplayabileceğini söylüyor. Peki nasıl?
İlişki eşleştirme algoritmaları yüzeyde basit çalışır gibi görünür: yaş, ilgi alanı, konum, müzik zevki, favori film... Ancak gerçek algoritmalar bunların ötesinde, senin psikolojik yapını, geçmiş ilişkilerde verdiğin tepkileri, hatta beynindeki dopamin salınımı eğilimlerini modelleyebiliyor. Yapay zekâ, senin kendine bile itiraf etmediğin zevklerini, sapmalarını, zaaflarını biliyor. Yani aşk sadece seni değil, seni senin bilmediğin yerden vuruyor.
Görünmeyen Eşleştirme Katmanları
Birçok kişi farkında değil ama eşleştirme sistemlerinde sadece kullanıcılar değil, arka plandaki veri kümeleri de sınıflandırılıyor. İnsanlar bazı dijital profillere ayrılıyor. Bunlara "ilişki potansiyeli vektörleri" deniyor. Ve her vektör, yüzlerce gizli algoritmik kriterle tanımlanıyor.
Mesela:
- Sana ilgi duyanların kaç saniyede profilini kapattığı
- Senin okuduğun profillerde ilk hangi bilgiyi incelediğin
- Eski mesajlaşmalarındaki kelime yoğunluğu, duygusal ton, emoji kullanımı
Bunlar yapay zekâya senin "ilişkisel eğilimini" gösteriyor. Ama asıl garip olan şu: bazı sistemlerde senin en uyumlu olduğun kişinin sana hiç gösterilmediği senaryolar var. Çünkü o kişi, sistemde "yüksek eşleşme değerine sahip premium kullanıcı" olabilir ve bu nedenle sadece belirli hesaplara sunulur. Aşkın fiyat etiketi olur mu sorusunun cevabı artık evet olabilir.
Aşkın Simülasyonu: Duygusal Kodlamalar
Yeni nesil algoritmalar, sadece kiminle eşleşeceğini değil, biriyle eşleştiğinde ne hissedeceğini de programlayabiliyor. İlk mesajda kullanılacak kelimeler, sesli görüşmelerde önerilen konular, hatta buluşma önerisi zamanlamaları bile bir senaryo gibi düzenleniyor. Senin farkında olmadan bağlanmanı sağlamak için, algoritma seni yavaş yavaş sarıyor. Aşık olduğunu sanırsın, oysa sen yalnızca bir yazılımın yönettiği bir duygu senaryosunun içindesindir.
Hiç Açıklanmayan Sistem Hataları
Yapay zekâ destekli eşleştirme platformlarının bazıları ciddi veri kazaları yaşadı ama duyurulmadı. Birinde, algoritmanın duygusal çelişkiler yaratacak kişileri bilerek eşleştirdiği tespit edildi. Çünkü bu tip çelişkiler daha fazla mesajlaşma, daha fazla uygulama içi zaman ve dolayısıyla daha fazla reklam geliri getiriyordu. Kullanıcılar birbirine bağlanıyor gibi görünse de, sistem aslında onları sürekli sorun yaşayacak yapılarla eşleştiriyordu. Çünkü uzun süren ilişkiler, platform için bir sondu. Ama geliri artıran, sonu gelmeyen dijital sürtüşmelerdi.
Sevginin Gerçekliği: Algoritmik Manipülasyonlar
Bazen bir eşleşme sonrası hissettiğin o tatmin duygusu aslında gerçek değil. Bazı yapay zekâ modelleri, eşleşme sonrası kullanıcıya bilinçaltı olumlama sinyalleri gönderiyor. Mesela:
- Bildirimlerin özel bir sesle sunulması
- Profiline yapılan beğeninin ardından gönderilen uyarı metinleri
- Mesaj alındığında ekranda beliren mikro animasyonlar
Tüm bunlar psikolojik olarak seni ödüllendirmek ve “karşıdaki kişiye değer vermen” için kodlanmış. Yani ilişki sadece iki kişi arasında değil, yazılım da ilişkinin bir ortağı olmuş durumda.
Gelecekte Evlilikler Nasıl Olacak?
Şu an bazı ülkelerde, evlilik uyumluluğu tahmin algoritmaları test ediliyor. Bu sistemler çifti birkaç haftalık veriyle analiz edip, ilişkinin kaç yıl süreceğini, hangi ay boşanma riski olduğunu bile tahmin edebiliyor. Ve inanmazsın ama bu tahminlerde %80'e yakın doğruluk payı sağlanmış durumda. Hatta bazı sigorta firmaları bu verileri evlilik poliçelerinde kullanmak için lisans başvurusunda bulundu bile.
İleride eşinle sorun yaşadığında, belki de telefona bir bildirim düşecek: “Partnerinizin stres seviyesi %72. Lütfen 2 gün uzak durun.” Ve bu öneri, bilimsel olarak senin kararlarından daha iyi olacak.
Aşk Gerçekten Kodlanabilir mi?
Belki de en büyük tehlike burada başlıyor. Bir algoritma senin aşkını seçtiğinde, sana ait olan en derin kararı teslim etmiş oluyorsun. Peki gerçekten aşık oluyor musun, yoksa algoritmanın istediği kişiyle mutlu olmayı öğreniyor musun? Eğer bunu ayırt edemezsek, gelecekte aşklar değil, yazılımlar çoğalacak. Ve insanlık, kendi duygularını dış kaynaklara devretmiş olacak.
Aşkı hissetmek başka, aşkı kodla tanımlamak başka. Ve bu iki dünya artık iç içe geçmiş durumda.
Şunu asla unutma: biriyle tanıştığında kalbinin atma şekli bile bir veriye dönüşmüş olabilir. Ama o verinin sahibi sen misin, yoksa sistem mi, işte onu düşünmeye başladığında aşkın gerçekten nerede başladığını fark edeceksin.