Ana Karargâh Neler Yapıyoruz?
Hikayemizin Perde Arkası Beyin Kıvılcımları Bağlantıya Geçin

Bu Proje Tutar Denilen Ama 3 Ayda Kapanan Girişimlerin Sırları

Onlar sahneye çıktığında herkes alkışladı. “Bu iş uçar!”, “Kesin unicorn olur!”, “Abi bu çağ atlatır!” dediler. Ama sonra sessizce bir LinkedIn paylaşımıyla vedalaştılar: “Yolculuğumuz burada sona erdi…”

Bu yazıda sadece görünen değil, görülmeyen nedenleri anlatacağız. Pitch deck’lere girmeyen, yatırımcı kahvelerinde konuşulmayan, girişim mezarlığının soğuk taşlarına kazınan asıl sırları açıyoruz.

Hikaye Güzel, Ama Gerçek Değil

Bir girişim fikri sadece fikir değildir. O bir hikâyedir. Ama bu hikâyelerin çoğu LinkedIn versiyonudur. Gerçek dünya, fonda piyano çalmıyor. Hikâyeye o kadar odaklanılıyor ki, ürün “aslında ne işe yarıyor?” sorusu arada kaynıyor.

İlk büyük sır burada başlar: Fikrin gerçek dünyada kimsenin derdine tam olarak çare olmaması. Çözüm gibi görünen şey aslında bir takıntıdır. Mesela:

Girişim Görünürdeki Amaç Gerçekteki Durum
Evcil hayvanlar için Airbnb Hayvanseverleri buluşturmak Hiç kimse kedisini tanımadığı birine bırakmak istemedi
QR kodla su siparişi Dijital kolaylık İnsanlar zaten WhatsApp’tan yazıyordu
Anonim işyeri dedikodu ağı Çalışanlar konuşsun Şirketler dava açtı, sistem çöktü

Yatırımcı Heyecanı Gerçekliği Bozar

Bazı projeler, yatırımcılar heyecanlansın diye büyütülür. Ama bu heyecan sadece PowerPoint’te çalışır. Gerçekte ise işler yürümüyor. Neden?

  • Yatırımcılar bazen “potansiyel patlamaya hazır” fikirlere fazla prim verir.
  • Girişimciler bu ilgiyle, aslında ölçeklenemeyen bir model üzerine koca bir kule kurar.
  • İlk kullanıcıyı bulmak kolaydır, ama ikinci bin kullanıcı nerede?

Takım Harika Ama Takım Değil

En çok bilinen gizli sır: Ortaklar birbirini sevmez. Ya da daha kötüsü, birbirini anlamaz. CTO, CEO’ya kırgındır ama belli etmez. COO, herkesi organize ettiğini sanır ama kimse ona uymaz. Bu çatlaklar dışarıdan görünmez ama içeriden girişimi delik deşik eder.

Bazen ürün iyidir, pazar hazırdır ama takım zihinsel olarak aynı frekansta değildir. Girişimin içindeki görünmeyen ayrılıklar, dışarıdaki tüm fırsatları sabote eder.

İlk 100 Kullanıcı “Meraklı”, Sonrası Sessiz

Bir girişimin erken kullanıcıları çoğu zaman arkadaşlar, meslektaşlar ya da sektörel meraklılardır. Ama esas mesele şudur: Bu ürünü gerçekten tanımayan biri kullanmak istiyor mu?

Eğer sadece çevre desteğiyle 100 kişi kullanıyorsa, bu gerçek pazar ilgisi değildir. Bu, bir nezaket jestidir. Nezaketle büyüyen girişim, pazarla yüzleştiğinde soğuk duş etkisi yaşar.

Yanlış Başarı Tanımı

Birçok girişimcinin gizli başarısızlığı, başarıyı yanlış tanımlamasıdır. Onlara göre:

  • Basında çıkmak = Başarı
  • Yatırım almak = Onay
  • Bin beğeni = Ürün ilgisi

Oysa bunların hiçbiri gerçek pazar uyumunu göstermez. Birkaç yatırımcıyı ikna etmek kolaydır ama gerçek müşteriyi ikna etmek... İşte orası başka bir gezegen.

İçten İçe Biten, Dışarıdan Parlayan

Bazı girişimler çöktüğünde dışarıdan çok ani bir çöküş gibi görünür. Ama aslında içten içe haftalarca, aylarca ölmüşlerdir. Para bitmemiştir ama enerji bitmiştir. Kullanıcılar silinmemiştir ama ekip motivasyonunu kaybetmiştir.

Bu görünmez ölüm sessizdir. Slack grubu susar. Kimse “bugün ne yaptın?” diye sormaz. Herkes kendi ekranında başka bir şey düşünmeye başlamıştır. Artık o girişim bir fikir değil, bir yüktür.

Psikolojik Batak: Geri Dönememe Sendromu

Girişimciler genelde “bitirmek” yerine “yavaşlatmayı” seçer. Çünkü bitirmek acıtır. Ama bu ölü bir atı sürüklemeye benzer. Ne kendileri çıkar, ne at. Ve bu, aylarca sürebilir.

O girişim aslında 3 ayda bitmiştir ama LinkedIn’deki kapanış postu 9. ayda gelir. Çünkü içten içe kabul etmek zordur.

Sessiz Çöküşlerin Ortak Özeti

Gizli Sebep Görüntüdeki Sebep
Fikir gerçek bir probleme dokunmuyor “Piyasa hazır değilmiş”
Takım içi çatışmalar “Stratejik olarak yön değiştirdik”
Enerji kaybı “Kendimizi başka alanlara odaklamak istedik”
İçten içe ilgisizlik “Pivot kararı aldık”

Gerçekleri Görmek Cesaret İster

Bu yazıdaki her şey, 3 ayda çöken 300 girişimin otopsisinden derlenmiştir. Her biri büyük umutlarla yola çıktı. Ama gerçek dünya filtrelemeden geçti ve kalanlar sadece gerçeğe dayanıklı olanlardı.

“Bu iş tutar!” diyorsan, önce şu soruyu sormalısın:

“Tutar mı, yoksa sadece güzel mi duruyor?”

Cevap seni başarıya da götürebilir, girişim mezarlığına da.