Sosyal Medyada Patlaması Beklenip Sessizce Gömülen Platformlar
Bir zamanlar onlar için “Yeni Facebook olacak”, “TikTok’un katili geliyor!”, “Bu platform devrim yaratacak” dendi. Launch partileri yapıldı, yatırım haberleri yayıldı, YouTuber’lar sponsorlu videolar çekti. Ama sonra ne oldu?
Hiçbir şey. Gömüldüler. Sessizce. Hiçbir kırmızı alarm çalmadan. Duyurusuz, vedasız, çoğu zaman fark edilmeden.
Ve biz bugün bu sessizliğin derinliklerine iniyoruz. Tıkırtısız batan gemilerin enkazına… Orada sadece boş veritabanları değil, büyük fikirlerin, dev hayallerin ve doğru zamanda yanlış stratejilerin kalıntıları yatıyor.
Sanal Mezarlar: Kullanıcı Sayısı Olmayan Krallıklar
Sosyal medya platformlarının bir kaderi vardır: Ya gürültüyle gelir ya sessizlikle yok olur. Ama gürültüyle gelenlerin bile sessizce yok olduğu garip bir kategori var. Hakkında konuşuldu, haberleştirildi, yatırım aldı… ama sonra bir daha hiç konuşulmadı.
Platform | İddia Edilen Özellik | Gerçek Sebep |
---|---|---|
Ello | Reklamsız, minimalist Facebook | Kullanıcılar sadelik değil, dikkat istiyordu |
Peach | Yeni nesil statü güncellemeleri | Kimse o kadar yaratıcı olmak istemedi |
Vero | Reklamsız ve algoritmasız Instagram | “Doğal etkileşim” bir mit çıktı |
Clubhouse | Sesli devrim | İnsanlar başkalarının sesini sürekli dinlemek istemiyor |
“Sosyal” Sanılan Ama Aslında Yalnız Olanlar
Bu platformların ortak bir yanılgısı vardı: İnsanlar yeni bir yere geçmeye heveslidir, sanıldı. Oysa gerçek şuydu: İnsanlar yalnız kalmaktan korkar.
Yeni bir sosyal medya platformuna katıldığında, seni orada bekleyen kimse yoksa, ne kadar iyi tasarlanmış olursa olsun orası bir boşluktur. Sosyallik, toplulukla birlikte göç edince olur. Bireysel olarak bir platforma katılmak, terk edilmiş bir alışveriş merkezine adım atmaya benzer.
Algoritma Yokluğu: Adalet mi, Sessizlik mi?
Çok duyulan sloganlardan biri şuydu: “Bizde algoritma yok, herkes eşit!”
Kulağa muazzam geliyor değil mi? Eşitlik, adalet, fırsat… ama gerçek şu:
Algoritma yoksa kimse görünmez. İnsanlar içerik üretir ama hiç etkileşim almaz. Çünkü kimse görmez. Ve bu görülmeme duygusu, platformları hızla terk ettirir.
Yani algoritma şeytani değildir. O olmadan kalabalıklar sessizleşir.
Fikir Harika, Ama Kullanım Yorucu
Bazı platformlar, o kadar özgün, o kadar yaratıcıydı ki… kullanıcılar içeri girdiğinde ne yapacağını bilemedi.
Çünkü insan alışkanlık ister. Yenilik, sadece tanıdık bir format içinde olduğunda kabul görür. Aksi hâlde zihin onu “bana göre değil” diye etiketleyip dışarı atar.
Vero gibi uygulamalar, filtresiz paylaşım deneyimi vaat etti ama kullanıcılar yönlendirme olmayınca kaybolmuş hissetti. Clubhouse, herkesin moderatör gibi davranmasını bekledi ama çoğu kişi sadece dinlemek istiyordu. Peach, içerik üretme yaratıcılığını kullanıcıdan istedi ama kullanıcı zaten otobüste giderken vakit öldürmek istiyordu.
Kopya Değil, Klon Sorunu
Yeni platformların bir kısmı, mevcut sosyal medya devlerini yeniden icat etmeye çalıştı. Ama farklılık, estetik detaylarda değil; alışkanlığı dönüştürme gücünde olur.
Vero, Instagram’ın klonu gibi görünüyordu. Ello, Facebook’un “hipster” haliydi. Kullanıcı gözünde bu farklılıklar çaba gerektiren dekorasyonlar gibi algılandı, özgünlük değil.
Sonuç: “Madem aynısı, neden yenisini öğreneyim?”
En Sessiz Ölüm: Platformdan Ziyade Ruh Kaybı
Aslında bu platformlar kod olarak hâlâ yaşıyor olabilir. Sunucuları çalışıyor, uygulamaları App Store’da indirilebiliyor. Ama ruhları yok.
Çünkü bir sosyal medya platformu, teknik bir yazılım değil, kitlesel bir duygu deneyimidir. Ve o duygu yoksa, sistem çalışsa da hayat durur.
Unutulanlar Arasında Gezinirken
Bugün bu platformların ismini anan bile yok. Bazılarının sosyal medya hesapları bile son 2 yıldır sessiz. Web siteleri hâlâ online ama arayüzleri zamanla donmuş, birer dijital heykel gibi duruyorlar.
Bu platformlar bize bir şey öğretiyor:
Sosyal medya sadece bir yazılım değil; bir göç, bir alışkanlık, bir aidiyet, bir görünme arzusudur.
Ve görünmeden yaşayan hiçbir platform uzun süre dayanamaz.