Ana Karargâh Neler Yapıyoruz?
Hikayemizin Perde Arkası Beyin Kıvılcımları Bağlantıya Geçin

90’larda Geleceği Değiştirecek Denen Sitelerin Bugünkü Mezarlığı

Bir zamanlar internet, ıslak modem sesiyle açılırdı. Ekranlar griydi, bağlantılar zayıftı ama umut büyüktü. Çünkü o yıllarda kurulan bazı web siteleri sadece ticaret için değil, geleceği inşa etmek için doğdu.

Onlar için manşetler atıldı: “Bu site dünyayı değiştirecek!” dediler. “Kitaplar tarihe karışıyor”, “Dijital bankacılığın yeni çağı başladı”, “Evlilik artık internette!”… Medya onları kutsadı. Yatırımlar aktı. Kurucular sabah programlarına konuk oldu.

Bugün ise bu sitelerin çoğunun adı bile anılmıyor. Domain’leri satılmış, veritabanları silinmiş, logoları bile arşivlerde zor bulunuyor. Ama hepsi zamanında geleceğin ta kendisi sayılıyordu.

.com Döneminin Ayini: Herkes Tanrı, Herkes Kayıp

90’lar sonu, erken 2000’ler… Dotcom balonu büyürken herkes bir “ilk” olmak için yarıştı. İlk dijital müze, ilk internet gazetesi, ilk online psikolog, ilk sanal mezarlık… Evet, gerçek anlamda bir dijital mezarlık bile kuruldu.

Bu siteler “internet devrimi”nin öncüleriydi ama çoğu kendi yükünü taşıyamadı. Çünkü teknik alt yapıdan önce hayal pazarlanıyordu. Ve hayal, uzun süre taşınmazsa batmaya başlar.

İsmini Unuttuğumuz Ama Vaatlerini Hatırladığımız Siteler

Site Konsepti Vaat Edilen Devrim Gerçekleşen Son
InternetMalls.com “Tüm mağazaları tek sitede gezebileceksiniz” Alışveriş sepeti çalışmıyordu, kapanmadan önce forum spam’e boğuldu
TheGlobe.com “İnsanlar kendi sanal dünyalarını kuracak” IPO’dan sonra çöktü, hisseler çakıldı, kurucular kayboldu
Pets.com “Hayvanlarınızın marketi artık online” Maskotu meşhur oldu, ama nakliye masrafı şirketi iflasa sürükledi
AskJeeves.com “İnternette soru sorma dönemi başlıyor” Google geldi, Jeeves emekli oldu, domain yeniden markalandı

Çöküşün Görünmeyen Nedeni: Zamanın Önünde Olmak, Aslında Geride Kalmaktır

Bu sitelerin çoğu zamanın çok ilerisindeydi. Ama “ileri” olmak demek, insanların henüz anlamadığı bir dili konuşmak demektir. Ve kimse bilmediği bir dili dinlemez.

Çoğu kullanıcı, bu sitelerin vaatlerini ya anlamadı, ya da alışkanlıklarını bırakmak istemedi. Örneğin:

  • Online bankacılığı ilk başlatan sitelerden biri, “kimse gerçek parayı internette tutmaz” eleştirisiyle karşılaştı.
  • Sanal müzeler kuruldu, ama insanlar fiziksel bilet almayı “daha ciddi” buldu.
  • Online eğitim siteleri açıldı, ama öğretmenlerin e-posta adresi bile yoktu.

Kodlar Mükemmeldi, Ama Algılar Donuktu

Teknik anlamda çoğu site başarılıydı. Ama pazarlama çağ dışıydı. Kullanıcı deneyimi yoktu. Hedef kitle kavramı soyuttu. En önemlisi: İnsanlar alışkanlıklarından daha hızlı ikna edilemedi.

Yani problem sitelerde değil, henüz hazırlanmamış bir toplumsal zihindeydi.

Domainler Satıldı, Veritabanları Unutuldu

Bugün bu sitelerin çoğu artık bambaşka firmalara ait. Kimisi domain’i park etmiş, kimisi çorap satan bir e-ticaret markasına dönüşmüş. Ama geçmişte orada, bir vizyonun kalıntıları vardı.

Arşiv.org gibi yerlerde bazı sayfalar hâlâ duruyor. Ama sayfalar açıldığında tarayıcı şu hissi verir:

“Bir hayalin enkazını yüklemek üzeresiniz.”

Gelecek Beklenmeden Kurulursa, Mezarlık Hızlı Dolar

Bu siteler bize şunu öğretti:

Bir şeyin doğru olması yetmez. Zamanın ruhuyla eşleşmiyorsa, o şey yok hükmündedir.

İyi niyet, teknik mükemmellik, sermaye ya da özgün fikirler tek başına yaşam belirtisi değildir. Toplum, algı, alışkanlık ve ihtiyaç… hepsi eşzamanlıysa devrim olur.

Yoksa olan, sadece bir “erken doğum” olur. Ve dijital mezarlık, erken doğanların gömüldüğü en sessiz yerlerden biridir.

Ve Şimdi Ne Oldu?

Bugün hâlâ bazı genç girişimciler eski logoları, domainleri inceliyor. Kimileri yeniden canlandırmaya çalışıyor. Ama çoğu zaman fark edilmeyen şu:

O siteler teknik olarak değil, insan tarafından terk edildi. Ve bu terk ediliş, hâlâ algoritmaların çözemediği tek şeydir: Zamanla uyumsuzluk.

90’ların dijital kahramanları artık yok. Ama onların gölgeleri, bugünün başarı hikâyelerinde hâlâ yankılanıyor. Çünkü bazı fikirler gömülse bile, tohum olarak kalır.