Ana Karargâh Neler Yapıyoruz?
Hikayemizin Perde Arkası Beyin Kıvılcımları Bağlantıya Geçin

Kullanıcıların Anlamadığı İçin Batan Girişimler

Bu yazının konusu, çok çalışılmış, çok düşünülmüş, çok iyi niyetle yapılmış ama sonunda sadece toz olmuş fikirler. Çünkü sorun teknik değildi. Finansal değildi. Vizyon eksikliği hiç değildi.

Sorun şuydu: Kullanıcı anlamadı. Gördü, tıkladı, baktı… ama anlamadı.

Ve anlamadığı şeye kimse bağlanmaz.

“Bu Ne Yapıyor?” Sorusu Cevapsız Kaldığında

Bir girişimin ilk 10 saniyesi kaderi belirler. Ziyaretçi gelir, bakar ve zihninden şu cümle geçer:

“Tamam da bu ne işe yarıyor?”

Ve cevap net değilse, kullanıcı gider. Sessizce, şikayet bile etmeden. Geri bildirim bırakmadan. Analitiklerde sadece “çıkış oranı” olarak görünür.

İşte bu yüzden bazı girişimler kullanıcı tarafından terk edildi. Kötü oldukları için değil. Anlatamadıkları için.

Dahi Fikir, Ama Yanlış Dil

Bazı girişimler öylesine teknik, öylesine içe dönüktü ki… dışarıdan bakan biri uzaylı teknolojisiyle karşılaşmış gibi hissetti.

  • “Blockchain tabanlı merkeziyetsiz kimlik doğrulama protokolü” dediler.
  • Kullanıcı sordu: “Facebook hesabımla girebiliyor muyum?”
  • Cevap: “Hayır, çünkü biz devrimiz.”

Ve kullanıcı gitti. Çünkü devrim cümleyle başlamaz, anlamla başlar.

Ürün Çok Derin, Kullanıcı Çok Hızlı

Bazı girişimler inanılmaz detaylıydı. Arayüzler kusursuz, özellikler dolu doluydu. Ama tek bir hata vardı: Kullanıcının ruhu yorgundu.

İnsanlar, muazzam özellikler aramaz. Sadece hayatını kolaylaştıran, beynini yormayan şeyleri sever. Ama bazı girişimler, sanki kullanıcı bir mühendis gibi düşünsün ister.

Ve bu “anlam yüklemesi”, kullanıcıyı yorar. Yorgun kullanıcı bağ kurmaz. Bağ kurmayan kullanıcı kalmaz. Kalmazsa... girişim düşer.

Psikolojik Engel: “Bu Benim Gibi İnsanlar İçin Değil”

Girişim harika olabilir. Ama kullanıcı içeri girip şu hissi yaşıyorsa:

“Burası bana göre değil.”

İşte o an kırılma yaşanır. Bu hissi yaratan şey bazen arayüz, bazen dil, bazen sadece bir yazı tipi olabilir. Ama etkisi büyüktür.

Kendini ait hissetmeyen kullanıcı, ürünün güzelliğini göremez. Çünkü insan önce kendini görür, sonra ürünü.

Anlatılmayan Harikalık Gözle Görünmez

Bazı girişimler o kadar “kendi içlerinde” iyidir ki, dışarı çıkmayı unuturlar. Kullanıcıya bir giriş hikâyesi sunmazlar. “Nereden başlanır?” sorusu bile cevaplanmamıştır.

Sonuç olarak kullanıcı sadece “bakmış olur”. Ama dokunmaz, bağlanmaz, hissetmez.

Ve hissetmeyen kullanıcı için girişim sadece bir site daha demektir.

Teknik Harika Ama Duygu Sıfır

Girişimciler bazen şöyle düşünür: “Ürünümüz 10 kat hızlı. O yüzden zaten kazanacağız.”

Hayır. İnsanlar hızdan etkilenmez. Hissedebildikleri hızdan etkilenir.

Yani, “bunu kullandım ve daha kolay hissettim” demediği sürece, %200 performans artışı teknik bir rakamdan ibarettir.

Kullanıcının Gerçeği: Anlamadığını Denemez

İnsanların çoğu, anlamadığı şeyi kurcalamaz. Merak, konfor alanını aşamaz. O yüzden “kullanıcı keşfeder” söylemi genellikle çalışmaz.

Bu yüzden bazı girişimler muhteşem olmasına rağmen keşfedilmediği için battı.

Ölüme Giden Sessiz Grafik

Bu girişimlerin istatistikleri genellikle şöyle görünür:

İlk Hafta İkinci Hafta Bir Ay Sonra
1.000 kullanıcı denedi 250 kullanıcı kaldı 23 kullanıcı aktif

Bu sayıların sebebi kötü ürün değildir. Kötü anlatımdır. Anlam eksikliği, deneyimin önüne geçmiştir.

Ve En Acı Gerçek

Girişimler bazen tam da “çözüm” oldukları için başarısız olurlar. Çünkü kullanıcı problemin var olduğunu bile kabul etmemiştir.

Yani çözüm vardır, ama problem algısı yoktur. Bu durumda kullanıcı “bu bana gereksiz” der. Ve gereksiz hissedilen her şey terk edilir.

Tamamlamak Yerine Bir Ayna

Girişim dünyası zeka kadar, anlatımın da alanıdır. Anlatamayan, anlaşılmaz. Anlaşılmayan, kullanılmaz. Kullanılmayan, yaşamaz.

Bu yazı, kodu değil, algıyı öne çıkarır. Çünkü bazen bir kelime, bir arayüz öğesi, bir başlık… tüm kaderi belirler.

Unutma:

İnsan anlamadığı şeyi sadece geçer. Ama asıl trajedi şurada başlar:

Geçilen şey aslında onun için tasarlanmışsa…