Kullanıcı Deneyimi Hiç Düşünülmeden Kodlanan Siteler
İnternetin yer altı katmanlarında dolaşırken öyle sitelere denk gelirsin ki, bir anda kendini dijital bir labirentin ortasında hissedersin. Menü yoktur. Anasayfa, tasarım yerine rastgele konmuş kutularla doludur. Ve sen, ekranın ortasında kalakalırsın: “Buraya nasıl geldim?”
İşte bu yazı, tam olarak bu tür sitelerin otopsisidir. Teknik olarak çalışan ama ruhsuz, anlamadan açılan ama asla kalınmayan, “Neden böyle yapmışlar?” dedirten dijital yapıtların bilinmeyen tarihidir.
1. Kodun Tapınağında Deneyim Unutulursa
Bazı geliştiriciler için her şey HTML tag’leri, JavaScript fonksiyonları ve CSS grid’lerinden ibarettir. Evet, sayfa açılır. Evet, buton tıklanır. Ama işte o ama…
Kullanıcının göz hareketi, sayfa akışı, dikkat süresi, renk algısı… Bunların hiçbiri düşünülmemiştir. Çünkü odak şu sorudadır:
“Bu fonksiyon çalışıyor mu?”
Oysa kullanıcı şu soruyu sorar:
“Ben buradan ne yapacağımı nasıl anlayacağım?”
İşte bu iki dünya, çatıştığında ortaya kullanılmaz ama çalışan siteler çıkar.
2. Görsel Estetik mi? O da Ne?
Kimi sitelerde görsel hiyerarşi yoktur. Ana başlık mı, açıklama mı, buton mu? Hepsi aynı puntoda, aynı renkte, üst üste dizilmiş gibidir. Göz karar verirken beyin pes eder.
“Modern” görünsün diye yapılan animasyonlar sekiz saniyede dolmaz. Butona basınca ne olduğunu anlamak için iki ekran aşağıya kaymak gerekir. Ve kullanıcı orada artık yoktur.
3. Hatalar Listesi: Kullanıcının Dijital Kabusu
Hata Türü | Tanımı | Etkisi |
---|---|---|
Arayüz Körlüğü | Butonların gizli veya anlaşılmaz olması | Kullanıcı siteyi terk eder |
Aşırı Bilgi | Bir sayfada gereksiz 8 paragraf açıklama | Odak dağılır, hiçbiri okunmaz |
Mobil Umursamazlık | Site sadece masaüstüne göre kodlanmış | Telefon kullanıcıları anında çıkar |
Renk Körlüğü | Arka planla aynı tonlarda yazılar | Bilgi görünmez hale gelir |
4. “Kendin Kullansan Anlar mıydın?” Sorusu
Birçok geliştirici yaptığı siteye baştan sona kullanıcı gözüyle hiç bakmaz. Menüye tıklar ama anlamaya çalışmaz. Butonları dener ama akışı hissetmez. Çünkü amaç çalıştırmaktır, anlatmak değil.
Oysa kullanıcı deneyimi, bir hikâyedir. Başlangıcı, ortası, sonu vardır. Kullanıcı nereye gideceğini anlamalı, ne zaman çıkacağını hissetmeli.
5. Efsanevi Vakalar: Kod Harikası, Deneyim Felaketi
- QuantUX.io – Geliştiriciye göre UI mucizesi, kullanıcıya göre stres testi.
- DataSkull Analytics – 300 tablo ve grafiğin döküldüğü, ama tek satır açıklamanın olmadığı veri çöplüğü.
- CryptoDashLight – Kripto takibi için harika fonksiyonlar, ama tıklanacak yerin neresi olduğu belirsiz bir arayüz.
Bu projeler güzel çalıştı. Ama insanlar onları anlamadı.
6. Görünmeyen Düşman: Geliştirici Egosu
En büyük hata şuydu:
“Eğer ben anlıyorsam, herkes anlar.”
Hayır. Herkes anlamaz. Hatta çoğu anlamaz. Ve kullanıcı anlamazsa, en iyi fonksiyonlar da anlamını yitirir. Çünkü kullanılmayan sistem, var olmayan sistemdir.
7. İletişimsiz Tasarım: Anlatmayan Kod
İyi bir site, sen tıklamadan sana ne yapman gerektiğini sezdiren sitedir. Kullanıcı deneyimi budur. İletişimdir. “Görsele gerek yok” diyen sistemler, aslında dijital olarak konuşamayan yazılımlardır.
Ve insanlar konuşmayan şeylerden uzaklaşır.
8. Kurtuluş: Kodun Estetiğe Boyun Eğmesi
İyi tasarım, kodun üstünde bir kuraldır. Her başarılı uygulama, estetik ve deneyim açısından yalın ama yönlendirici bir yapıya sahiptir. Modern yazılımlar, sadece çalışan değil, dokunan şeylerdir.
Geliştirici, kullanıcıyı düşünmediği anda yalnız kalır. Ve o site, sessiz bir sekmede açılır, sonra kapanır. Kimsenin hatırlamadığı, ama zaman harcanmış bir dijital çöküntü olur.
Kod ne kadar güzel olursa olsun, eğer biri onu kullanmıyorsa, o kod sadece bir sanrıdır.
Ve internet, bu sanrılarla dolu.