Ana Karargâh Neler Yapıyoruz?
Hikayemizin Perde Arkası Beyin Kıvılcımları Bağlantıya Geçin

Kendini Fazla Güncelleyince Bozulan Yazılımlar

Yazılım dünyasında bazı projeler vardır ki... başlangıçta mükemmeldir. Küçük, sade, hızlı, kullanıcı dostu. Ama zamanla kendini o kadar çok günceller ki, en sonunda tanınmaz hâle gelir. Ve sonra sessizce gömülür.

Bu yazı, fazla güncelleme bağımlılığı yüzünden bozulan, kendi ayaklarına kurşun sıkan yazılımların karanlık anatomisidir. Öyle teknik değil; insani, trajik, biraz da sinir bozucu.

1. “Geliştirici Canı Sıkılmıştır” Güncellemeleri

İyi çalışan bir yazılım düşün. Ama geliştiricisi sürekli bir şeyleri “daha iyi yapma” derdinde. Arayüz değişir, simgeler değişir, düğmeler kaybolur, yeni ayarlar gelir… Ama kullanıcı alışkanlıkları kırılır. Her güncellemede biri "neredeydi bu tuş" der.

İşte tam burada bozulur yazılım: Sadeliğini kaybettiğinde.

2. Kod Artık Anlamını Yitirmiştir

Güncelleme üzerine güncelleme yapılınca, eski kod kalır ama yeni özellikler ona yama gibi eklenir. Kod tabanı Frankenstein’a döner.

Bugün biri çalışır, yarın bir başkası patlar. Ve sonra şu cümle gelir:

“Hiçbir şeye dokunmadım ama bozuldu.”

Çünkü yazılımın içi artık bir mantık değil, birbirine yapıştırılmış geçici çözümlerle doludur.

3. “Kullanıcıdan Önce Güncelle” Hastalığı

Bazı yazılımlar, kullanıcı talebi olmadan değişmeye bayılır. Yeni modüller eklenir, ayarlar sıfırlanır, uyumluluklar bozulur.

Oysa kullanıcılar şunu ister: Kararlılık. Ama ne yazık ki yazılım artık kararlı değil, sürekli değişen bir beta testine dönüşmüştür.

Bunun adı: versiyon şizofrenisi.

4. “Bug Fix” Diye Yayınlanan Yeni Hatalar

Her güncellemenin açıklaması tanıdıktır:

  • “Bazı hatalar düzeltildi.”
  • “Performans iyileştirildi.”
  • “Geri bildirimleriniz için teşekkürler.”

Ancak sonuç tam tersi: Yeni hatalar, yeni çökmeler, yeni eksiklikler.

Yazılım, her yama sonrası biraz daha bozulur. Çünkü yapı eski, ama eklenenler yenidir. Ve bu ikisi birlikte çalışmayı beceremez.

5. Tasarım Ekibi Geldi, Oyun Bozuldu

Özellikle mobil uygulamalarda, “UI/UX trendlerine ayak uyduralım” diye yapılan değişiklikler tam bir felakete dönüşebilir.

Kullanıcılar alışık olduğu arayüzü kaybeder. Eskiden üç tıkla yaptığı işlemi artık bulamaz.

Ve en kötüsü: Güzel görünür ama kullanılamaz hâle gelir.

6. Eski Cihazlara Sırt Çevirmek

Fazla güncelleme, yazılımı ağırlaştırır. Her yeni özellik daha fazla RAM, daha güçlü CPU ister.

Ve yazılım bir noktada şunu der:

“Bu cihaz artık desteklenmiyor.”

Oysa o cihazı kullanan binlerce kişi hâlâ aktifti. Yazılım, kitlesini kendi eliyle dışarı atar.

7. Versiyonlar Mezarlığı: v1.0 Güzeldi Be

Yıllar sonra insanlar arşivden ilk sürümü indirir. Ve şunu fark eder:

“Bu hâli çok daha iyiydi.”

Çünkü zamanla eklenen hiçbir şey, ilk sürümdeki odaklanmış deneyimi vermez.

Sürüm Değişiklik Algı
v1.0 Sade, hızlı, net Bayıldık
v3.5 Yeni ikonlar, daha yavaş açılıyor Hmm?
v5.2 Yeni ayarlar menüsü, bazı cihazlarda çöküyor Ne oldu buna ya?

8. Herkesin Yüklediği Ama Kimsenin Açmadığı Uygulamalar

Fazla güncellenen yazılımlar, gün gelir sadece otomatik olarak güncellenen ama kullanılmayan şeylere dönüşür.

Telefonun bir köşesinde durur. Ama insanlar başka bir alternatife geçmiştir çoktan.

Geride Ne Kalır?

Fazla güncelleme, bazen bozulmanın adıdır. Kendini sürekli değiştiren yazılım, en sonunda kendini tanınmaz hâle getirir.

Kullanıcılar da bunu fark ettiğinde, geri dönmez. Ve yazılım, geçmişteki sade hâline özlemle anılır sadece.

Aslında bazı şeyleri değiştirmemek, onları güncel tutmaktan daha değerlidir.

Yazılım dünyası, bunu hâlâ öğrenemedi.