Terk Edilmiş Startup Ofislerinden Kalan Kod Parçaları
Camları toz tutmuş, duvarlarında eski whiteboard çizimleri silikleşmiş, masaların üzerinde boş kahve kupalarıyla terk edilmiş ofisler… İçeride sessizlik hâkim ama bazen bir bilgisayarın uyku modundan çıkan ekranı, ekrana gömülmüş bir terminal penceresi, ve orada yanıp sönen bir imleç. Yazılmayı bekleyen satır. Terk edilmiş bir startup ofisinin son nabzı. Çünkü kod, kalır.
Startup'lar ölür, ofisler boşalır ama kod parçaları yaşamaya devam eder. Hafızalarda değil, gerçek anlamda: GitHub reposunda yarım kalmış bir branch’te, local klasörlerde final_final_son_v7 adındaki dosyada, ya da bir sunucuda kimsenin kapatmadığı küçük bir portta.
Gelecek Vaat Edip Geçmişe Gömülen Satırlar
Kimse “bir gün burayı terk edeceğiz” diyerek kod yazmaz. O yüzden bu ofislerde yazılmış kodlar da, hep büyük planların bir parçasıdır. Ama ne zaman ki iş planı çatırdar, yatırımcı geri çekilir ya da ekip içi kriz patlar, bu satırlar da yalnız kalır. Ortada bir MVP vardır ama hiç deploy edilmemiştir. API endpoint’leri yazılmıştır ama çağrılmamıştır. Oturum açma fonksiyonu hazırdır ama kimse giriş yapmamıştır. Bu satırlar hiç kullanılmamış bir dil gibidir.
Ölü Kod Değil, Yaşayamamış Kod
Bazen bir JSON dosyasına gömülü bırakılmış veri yapısı, geliştiricinin ruh halini fısıldar. Bakarsın, “test için” yazılmış kullanıcı: "mustafaisalive". Şifre: "bittiğineinanmiyorum123". Ya da bir yorum satırında gizli kalmış hayal: // todo: yatırım alırsak bunu production'a taşı.
İşte bu kodlar, dijital çağın yalnız günlükleridir. Yazılmış ama kimseye gösterilmemiş; konuşmuş ama cevap alamamış cümlelerdir. Onlar birer arkeolojik kalıntı gibidir. Kazılıp çıkarılmayı beklerler. Belki bir geliştirici bir gün onları keşfeder de yeniden hayata dönerler… belki de sadece geçmişin bir parçası olarak kalırlar.
Bir Terminalin Son Sözleri
Bu terk edilmiş kod parçalarında bazen son anda bırakılmış debug çıktıları olur. Öylece kalır. Örneğin:
[DEBUG] User not found, but why? [DEBUG] Trying again even if it's hopeless.
Bu satırlar sadece log değildir. Onlar bir zamanlar ofisin loş ışığında sabahlayan bir yazılımcının ruh halidir. Ne zaman durması gerektiğini bilmeyen, ama bir şekilde bir umut daha deneyen bir aklın sesidir. Terk edilmiş ofislerin kodları, aslında kod değil; yarım kalmış hayat hikayeleridir.
Fonksiyonlar Bitmiştir, Ama Fonksiyonel Hüzün Devam Eder
Bir startup ofisinin kapanması, sadece işin sonu değildir. Aynı zamanda yarım kalmış çözüm önerilerinin de mezarlığıdır. Ve bu mezarlıkta en çok bulunan şey, modüler ama anlamsızlaşmış fonksiyonlardır:
Fonksiyon Adı | Ne Yapacaktı? | Ne Oldu? |
---|---|---|
calculateLoyaltyScore() | Kullanıcı sadakat puanını hesaplayacaktı | Sadakat değil, ekip bile kalmadı |
triggerViralLoop() | Referansla kullanıcı getirme sistemi | Kimse paylaşmadı, kimse duymadı |
startPaymentCycle() | Abonelik sistemini başlatacaktı | Abone olmadılar, sistem başlamadı |
Bir Girişimin Anıtı: Kodlar, Evet Kodlar
O ofislerin duvarları yıkılsa da, kod hala bir yerde duruyor. Belki bir VPS sunucuda, belki unutulmuş bir git push'ta. Bir gün biri o repoyu klonlayacak. Satırları okuyacak. Belki yeniden yazacak. Ama o kod satırları hiçbir zaman sıfırdan başlanmış gibi olmayacak. Çünkü her satırda terk edilmişliğin izleri olacak. Ve bu, yalnızca geliştiriciler için değil; internetin ta kendisi için birer dijital ruhsal enkazdır.
Startuplar kapanır, insanlar ayrılır, ofisler boşalır. Ama kod… kod hiçbir zaman tamamen silinmez. Sadece kimse çağırmadığı sürece susar. Bekler. Tıpkı bir dost gibi. Tıpkı umut gibi.
Ve belki de bu yüzden, en dramatik hikâyeler sessiz harflerle yazılır:
// returnToDream();