Açıklaması Anlaşılmayan Projeler Hiç Başlamış Sayılır Mı?
Bir fikir düşün. Karmaşık ama zekice. Derin ama vizyoner. Sunumlarda “dönüştürücü potansiyel” deniyor, teknik dokümana bakınca sinir sistemin ağrıyor. Ve sonunda herkes aynı soruyu soruyor: “Bu tam olarak ne işe yarıyor?”
İşte orada başlıyor çöküş. Çünkü dijital çağda bir projenin varlığı kodla değil, anlamla ölçülür. Anlatılamayan, anlaşılmayan, yalnızca fikir sahibinin zihninde mantıklı gelen projeler… aslında hiçbir zaman gerçekten başlamamıştır. Sadece not alınmıştır.
Bir Projeyi Başlatmak İçin Kod Yetmez, Anlam Gerekir
Çoğu geliştirici ya da girişimci, bir şeyin çalışıyor olmasının yeterli olduğunu sanır. Ama hayır. Çalışan ama anlaşılmayan bir sistem, boş bir kablolu oyuncaktır. İçinde enerji vardır ama etkileşim yoktur. Çünkü insan beyni bir şeyi anlamadan güvenmez, bağlanmaz, katkı sunmaz.
Bu yüzden kullanıcı bir sayfaya girdiğinde “Bu ne?” diyorsa, senin backend sunucuların ne kadar hızlı olursa olsun, projen çökmüştür.
“İçimizde Bilen Biri Vardı” Diyen Takımların Draması
Birçok proje, takım içindeki “vizyon sahibi” kişinin zihnine bağlı olarak yaşar. O kişi ne anlatırsa, proje o kadar vardır. Ama o kişi bir gün toplantıya gelmezse, ekibin geri kalanı cümle kuramaz. Çünkü anlatmak için önce anlamak gerekir. Anlamayan ekip, anlatamaz. Anlatamayan proje, hayatta kalamaz.
Bu projeler genellikle şu özelliklerle başlar:
- “Biz her şeyi değiştireceğiz ama önce sabırlı olun.”
- “Henüz anlatamayız, rekabet kopyalar.”
- “Bunu sadece geliştiriciler anlayabilir.”
Ve sonunda sadece şu kalır: “Kapanmadan önce bir şey yapacaktık.”
Açıklaması Yoksa Sunumu Da Yalandır
Demo yapılır. Slaytlar akıyor. Sorular soruluyor. “Kullanıcı bu arayüzle ne yapacak?” denildiğinde takım birbirine bakıyor. “İş modeli ne?” sorulduğunda göz devriliyor. “Zamanla oturacak” deniyor. Ama zaman hiçbir şeyi oturtmaz. Zaman, anlatılmayan her şeyi sessizce siler.
Bu yüzden bazı projeler yayına alınır ama internette kimse onunla ne yapacağını bilemez. Sitenin adı vardır, ama anlamı yoktur. Uygulamanın indirmesi vardır, ama kullanımı yoktur. Proje vardır, ama hayal hâlindedir.
Bir Projenin Hayatta Olması İçin En Az 3 Kişi Anlamalıdır
Kim? | Neden? | Ne Olur Anlamazsa? |
---|---|---|
Geliştirici | Çünkü yapının ruhunu o inşa eder | Proje mantık hatalarıyla dolup çöker |
Pazarlamacı | Çünkü projenin dış dünyaya nasıl görüneceğini belirler | Kullanıcıya ulaşamaz, görünmez olur |
Kullanıcı | Çünkü asıl nihai karar ondadır | “Bu ne?” diyerek uygulamayı siler |
Açıklanamayan Projeler Dijital Sis Bulutudur
Belirsiz kavramlar, jargon dolu açıklamalar, “AI, ML, Blockchain, IoT” gibi kelimeleri yan yana dizerek bir anlam oluşturduğunu zanneden sunumlar... Bunlar bir sis oluşturur. Bu sisin içinden kimse geçemez. Ne yatırımcı, ne kullanıcı, ne takım arkadaşı.
O yüzden bazı projeler hem vardır hem yoktur. Yani çalışır ama yaşamaz. Sunulur ama kullanılmaz. Yazılır ama okunmaz.
En Büyük Tehlike: Kendini Anlayan Bir Tek Sen Olman
Bazı fikirler sahibine o kadar net gelir ki, başkalarına anlatmaya ihtiyaç duymaz. “Zaten çok açık değil mi?” der. Ama değil. İnsan zihni seninle aynı referanslarla çalışmaz. O yüzden fikirler, anlatıldıkça var olur. Anlatılmayan fikir, unutulmaya mahkûmdur. Üstelik kendi sahibi tarafından bile.
Peki Hiç Başlamış Sayılır mı?
Bu sorunun cevabı matematiksel değildir. Teknik olarak repo açılmıştır, domain alınmıştır, kod yazılmıştır. Ama psikolojik olarak proje hiç var olmamıştır. Çünkü fikir iletişime geçmemiştir. Varlık, yalnızca fiziksel değil; algısaldır da.
Ve bu yüzden, açıklaması anlaşılmayan projeler yalnızca dijital birer figürasyondur. Sahnede değil, arka planda beklerler. Ve bazen hiç çağrılmazlar.
Bir Fikri Anlatamıyorsan, Onu Henüz Gerçekleştirmedin
Çünkü açıklamak, üretmek kadar kutsaldır. Sadece yapan değil; anlatan da inşa eder. Ve dijital çağda, anlatılamayan fikirler, başlamamış projelerdir.
Çalışıyorsa yetmez. Anlaşılıyorsa yaşıyordur.